DOLAŞIM SİSTEMİ
Hücreler yaşamlarını sürdürebilmek için beslenme, solunum ve boşaltım gibi faaliyetleri yaparlar. Vücudumuzdaki her bir hücrenin besin ve oksijen ihtiyacını karşılamak; metabolizma sonucu oluşan artık madde ve karbondioksitleri uzaklaştırmak için bir araya gelmiş organ sistemine dolaşım sistemi denir.
Dolaşım sistemi yapıları, tüm vücut organları arasında madde iletimini sağlar. Kanın kalpten pompalandıktan sonra vücudu dolaşıp tekrar kalbe geri dönmesine dolaşım denir.
Dolaşım sistemimizi;
- Kalp
- Kan ve
- Damarlardan oluşur.
- Hücrelere besin ve oksijen taşır.
- Vücudu mikroplara karşı korur.
- Hücrede oluşan atık maddelerin vücut dışına atılmasını sağlayan organlara (akciğer, böbrek) taşır
Kalp;
Kanın damarlar ile vücudumuzun her tarafını dolaşmasını sağlayan kaslı organımıza kalp denir
- Göğüs kafesi içinde ve iki akciğer arasında bulunur.
- Yumruk büyüklüğünde bir organımızdır. Kadınlarda 230-280 gram, erkeklerde 280-340 gram civarındadır. Yaşımız ilerledikçe kalbimizin büyüklüğü ve ağırlığı da artar.
- Kalbimiz iki kulakçık ve iki karıncık olmak üzere dört odacıktan oluşur.
- Üstteki kalp odacıklarına kulakçık, alttaki kalp odacıklarına karıncık denir.
- Kalbin soldaki odacıkları temiz kan, sağdaki odacıkları kirli kan doludur.
- Kalbin çalışması sırasında, akciğerlere çarparak zarar görmesini önleyen koruyucu zar ile çevrilidir.
- Kalbimiz dört bölümden oluşmaktadır. Üstte iki kulakçık, altta iki karıncık yer alır. Karıncıklarda bulunan kas tabakası, kulakçıklarda bulunan kas tabakasına göre daha kalındır. Bu nedenle karıncıklar kanı daha güçlü pompalar. Kulakçıklar kasıldığında karıncıklar gevşer ve kulakçıklardaki kan karıncıklara dolar. Karıncıklar kasıldığında kulakçıklar gevşer ve karıncıklardaki kan kalpten vücuda ve akciğerlere pompalanır. Kulakçıklar ve karıncıklar arasında kapakçıklar bulunur. Bu kapakçıklar, kulakçıktaki kanın karıncıklara tek yönlü geçişini sağlar. Kalpten çıkan damarlarda bulunan kapakçıklar ise, pompalanan kanın kalbe geri dönmesini engeller.

Kalbimizin kasılıp-gevşeyerek yaptığı hareketin atardamarlardaki kanın hareketinden hissedilmesine nabız adı verilir. Yetişkin bir insanın kalbi bir dakikada 60-80 kez atarken, bu değer bebeklerde daha yüksektir. Kalbimizin kasılıp-gevşeyerek atardamar duvarına yaptığı basınca ise tansiyon denir.
Kalp Kasları;
Kalbin duvarlarını oluşturur. Hızlı ve güçlü olarak kasılıp gevşer. İstemsiz(isteğimiz dışında) çalışır ve kanın damarlarda dolaşması için motor görevi yapar. Kalbin karıncıklarındaki kas tabakası, kulakçıklara göre daha kalın bir yapıya sahiptir. Bundan dolayı karıncıkların kanı pompalama gücü kulakçıklara göre daha fazla olur. Karıncıklar kanın vücut organlarına iletilmesini sağlar.
Kalp Kapakçıkları;
Kulakçık ile karıncıklar arasında bulunur. Açılıp kapanabilme özelliğine sahiptir. Kalp çalışması sırasında, kanın karıncıktan kulakçıklara doğru geriye dönmesini önler.
Oksijen oranı yüksek olan kana temiz kan; karbondioksit oranı yüksek olan kana ise kirli kan denir. Temiz kanaçık renkli, kirli kan ise koyu renkli olarak görünür. Alyuvarların da oksijen bulunan kana temiz kan, alyuvarların da karbondioksit bulunan kana ise kirli kan özelliğe sahiptir.
Kalbin Çalışması
Kalbin kulakçık ve karıncıkları sırayla kasılıp gevşerler. Kulakçıklar kasıldığında karıncıklar gevşer, karıncıklar kasıldığında kulakçıklar gevşer. Kalbin kulakçıkları kasıldığında kulakçıklar ile karıncıklar arasındaki kapakçıklar açılır. Kulakçıklardaki kan, karıncıklara doğru geçer. Kalbin karıncıkları kasıldığında kulakçıklar ile karıncıklar arasında bulunan kapakçıklar kapanır. Bu sırada karıncıklardan vücuda ve akciğerlere kan pompalanırken, kulakçıklara kan dolmaya başlar. Kalbin kasılıp gevşemesi dakikada 70 80 kez tekrarlanır. Kalp kasılıp gevşeme sırasında kısa bir süre (0.40 sn) dinlenir. Dinlenme sırasında bir sonraki kasılma için kimyasal enerji üretilmiş olur
DAMARLAR
İçerisinde kanın dolaştığı boru şeklindeki yapılar kan damarlarıdır. Ağ şeklinde vücudun her tarafına yayılmış olup, madde taşınmasında görev alırlar. Vücudumuzda; yapısı ve görevlerindeki farklılığa göre, üç çeşit kan damarı vardır
- Atardamar
- Toplardamarlar ve
- Kılcal damarlardır.
Atardamar
Kalpten vücut organlarına doğru kan taşıyan geniş, esnek ve sağlam duvarlı damarlardır. En yüksek kan basıncı atardamarlarda, özellikle aortta bulunur. Genellikle kalpten organlara doğru oksijence zengin olan temiz kan taşırlar. Akciğer atardamarı kirli kan taşır. Akciğer atardamarı hariç, diğer bütün atardamarlarda temiz kan bulunur.
En büyük atardamar aort atardamarıdır. Aort atardamarı kollara ayrılarak bütün organlara temiz kan taşır
Organlardan toplanan kirli kanı kalbe getiren damarlardır. Fakat Akciğer toplardamarı temiz kan taşır. Vücut organlarından kirlenmiş olan, akciğerlerden ise temizlenmiş kanı da kalbe taşırlar. En düşük kan basıncı toplardamarlarda görülür. Bazı toplardamarların içinde atardamarlardan farklı olarak kapakçıklar bulunur. Bu kapakçıkların görevi kanın yerçekimi doğrultusunda geriye doğru akmasını önlemektir.
Vücudun hemen her yerinde atardamarlar ile toplardamarlar arasında ağ şeklinde bulunan damarlardır. Kan ile hücreler arasındaki madde alış verişini sağlarlar. Kılcal damarlar incedirler. Bir atardamar ile bir toplardamar arasında yaklaşık olarak 400 tane kılcal damar bulunur. Kılcal damarlardan; oksijen ve besin hücrelere geçer, karbondioksit ve artık maddeler de hücrelerden kılcal damarlara geçer
Kalpten çıkan kanın organlara ulaşıp tekrar kalbe dönmesine kadar iki farklı dolaşım şekli görülür.
Küçük Kan Dolaşımı
Kirli kanın kalbin sağ karıncığından çıkıp akciğerlerde temizlendikten sonra tekrar kalbin sol kulakçığına gelmesineküçük kan dolaşımı denir. Küçük dolaşımda kan, sadece akciğere gönderilir. Kirlenmiş olarak kalbe gelen kan, kalbin sağ karıncığından pompalanarak akciğer atardamarı ile akciğere götürülür. Burada temizlenen kan (oksijen oranı artan), akciğer toplardamarı ile kalbin sol kulakçığına getirilir
Kalpten vücut organlarına doğru kan taşıyan geniş, esnek ve sağlam duvarlı damarlardır. En yüksek kan basıncı atardamarlarda, özellikle aortta bulunur. Genellikle kalpten organlara doğru oksijence zengin olan temiz kan taşırlar. Akciğer atardamarı kirli kan taşır. Akciğer atardamarı hariç, diğer bütün atardamarlarda temiz kan bulunur.
En büyük atardamar aort atardamarıdır. Aort atardamarı kollara ayrılarak bütün organlara temiz kan taşır
- Atardamar, genellikle kanın gittiği organın adını alır. Örneğin, böbrek atardamarı, karaciğer atardamarı vb. adlar alırlar..

Organlardan toplanan kirli kanı kalbe getiren damarlardır. Fakat Akciğer toplardamarı temiz kan taşır. Vücut organlarından kirlenmiş olan, akciğerlerden ise temizlenmiş kanı da kalbe taşırlar. En düşük kan basıncı toplardamarlarda görülür. Bazı toplardamarların içinde atardamarlardan farklı olarak kapakçıklar bulunur. Bu kapakçıkların görevi kanın yerçekimi doğrultusunda geriye doğru akmasını önlemektir.
- Kanı, vücuttan kalbe getiren damarlarımız dır.
- Akciğer toplardamarı hariç kirli kan taşırlar.
- Toplardamar, genellikle kanın geldiği organın adını alır. Örneğin, böbrek toplardamarı, karaciğer toplardamarı vb. adlar alırlar.

- Atardamarlar ile toplardamarlar arasında bağlantıyı kuran damarlardır.
- Dokularda kan ile hücreler arasında madde alışverişini sağlarlar
Kalpten çıkan kanın organlara ulaşıp tekrar kalbe dönmesine kadar iki farklı dolaşım şekli görülür.
- Büyük kan dolaşımı
- Küçük kan dolaşımı
Büyük Kan Dolaşımı
Kalbin sol karıncığından çıkan temiz kanın, vücutta kirlendikten sonra kalbin sağ kulakçığına gelmesinebüyük kan dolaşımı denir. Büyük dolaşımda kan akciğer dışındaki tüm organlara ulaştırılır. Bundan dolayı akciğer haricindeki her bir organ büyük dolaşımda görev yapar. Kalbin sol karıncığından çıkan temiz kan, aort atardamarı ile tüm vücuda dağılır. Kan içinde bulunan oksijen ve besin kılcal kan damarlardan hücrelere geçer. Hücrelerdeki karbondioksit ve artık maddeler de kana geçer. Kirlenmiş olan kan, kılcal damarlar ile organ toplardamarına ve ana toplardamar ile de kalbin sağ kulakçığına gelir.
Kalbin sol karıncığından çıkan temiz kanın, vücutta kirlendikten sonra kalbin sağ kulakçığına gelmesinebüyük kan dolaşımı denir. Büyük dolaşımda kan akciğer dışındaki tüm organlara ulaştırılır. Bundan dolayı akciğer haricindeki her bir organ büyük dolaşımda görev yapar. Kalbin sol karıncığından çıkan temiz kan, aort atardamarı ile tüm vücuda dağılır. Kan içinde bulunan oksijen ve besin kılcal kan damarlardan hücrelere geçer. Hücrelerdeki karbondioksit ve artık maddeler de kana geçer. Kirlenmiş olan kan, kılcal damarlar ile organ toplardamarına ve ana toplardamar ile de kalbin sağ kulakçığına gelir.
- Büyük kan dolaşımının amacı; temiz kanın vücuda dağıtılmasıdır.
- Kalbimizin sol karıncığından aort atardamarı ile çıkan temiz kan, ilgili atardamarlarla ilgili doku ve organlara gönderilir.
- İlgili doku ve organlarda oluşan karbondioksit taşıyan kirli kan toplardamarlarca toplanarak alt ve üst ana toplardamarlarla kalbimizin sağ kulakçığına getirilir.
Kirli kanın kalbin sağ karıncığından çıkıp akciğerlerde temizlendikten sonra tekrar kalbin sol kulakçığına gelmesineküçük kan dolaşımı denir. Küçük dolaşımda kan, sadece akciğere gönderilir. Kirlenmiş olarak kalbe gelen kan, kalbin sağ karıncığından pompalanarak akciğer atardamarı ile akciğere götürülür. Burada temizlenen kan (oksijen oranı artan), akciğer toplardamarı ile kalbin sol kulakçığına getirilir
- Küçük kan dolaşımının amacı; kirli kanı temizlemektir.
- Kalbimizin sağ karıncığında bulunan kirli kan, akciğer atardamarı ile temizlenmek üzere akciğerlere getirilir.
- Akciğerlerimizde alveollerde solunum gazlarının değişimi sonucu kan oksijence zenginleşir ve kirli kan temizlenir.
- Temizlenen kan, akciğer toplardamarı ile kalbimizin sol kulakçığına getirilir.
Kalp ve damarlar içerisinde dolaşan sıvıya kan denir. Kan hücreler ve plazmadan oluşur. Hücreler sıvı olan kan plazmasında yer alır. Kan plazmasının yapısında % 90 oranında su bulunur ve akışkan bir yapıya sahiptir. İçerisinde besin, oksijen, karbondioksit, artıklar, tuzlar, hücreler, hormonlar ve antikorlar vardır.
Kan serumu, kanın sıvı kısmıdır. Kan serumu sindirilmiş besinleri ve oksijeni hücrelere taşır. Hücrelerde oluşan karbondioksit gazı ve zararlı maddeleri ise akciğer ve böbreklere taşır. Kan, vücut ısısının düzenlenmesinde ve organların mikroplara karşı korunmasında ve organlar arası kimyasal iletişimin sağlanmasında görev yapar.
Kanın yapısında değişik görevleri olan üç çeşit kan hücresi bulunur.
Besin ve oksijenin hücrelerimize getirilmesi ve hücrelerde ortaya çıkan zararlı maddeler ve karbondioksitin uzaklaştırılması kan aracılığıyla sağlanır. Kan, kalbimiz tarafından vücudumuza pompalanarak damarlariçerisinde hareket eder. Kanımızın yaklaşık olarak %55’i plâzma adı verilen sıvı kısmından, %45’i kan hücrelerinden oluşmaktadır. Kanın plâzma kısmı; su, yağ, glikoz, protein, vitamin, mineral ve hormon gibi organik ve inorganik maddelerden oluşur.
Kan serumu, kanın sıvı kısmıdır. Kan serumu sindirilmiş besinleri ve oksijeni hücrelere taşır. Hücrelerde oluşan karbondioksit gazı ve zararlı maddeleri ise akciğer ve böbreklere taşır. Kan, vücut ısısının düzenlenmesinde ve organların mikroplara karşı korunmasında ve organlar arası kimyasal iletişimin sağlanmasında görev yapar.
Kanın yapısında değişik görevleri olan üç çeşit kan hücresi bulunur.
Besin ve oksijenin hücrelerimize getirilmesi ve hücrelerde ortaya çıkan zararlı maddeler ve karbondioksitin uzaklaştırılması kan aracılığıyla sağlanır. Kan, kalbimiz tarafından vücudumuza pompalanarak damarlariçerisinde hareket eder. Kanımızın yaklaşık olarak %55’i plâzma adı verilen sıvı kısmından, %45’i kan hücrelerinden oluşmaktadır. Kanın plâzma kısmı; su, yağ, glikoz, protein, vitamin, mineral ve hormon gibi organik ve inorganik maddelerden oluşur.
- Alyuvarlar
- Akyuvarlar ve
- Kan pulcukları olmak üzere üç çeşittir
KAN HÜCRELERİ
Alyuvarlar;
- Alyuvarların görevi, akciğerden aldığı oksijeni vücut hücrelerine, hücrelerde oluşan karbondioksiti de akciğerlere taşımaktır.
- Kırmızı renklidir.
- Çekirdeksiz hücrelerdir. Başlangıçta çekirdeklidir fakat olgunlaştıklarında daha çok oksijen taşıyabilmek için çekirdeklerini kaybederler.
- Yapısında kana kırmızı rengini veren hemoglobin bulunur
- Kanda en çok bulunan kan hücreleridir (1 mm3kanda yaklaşık 5 milyon).
- Kemik iliğinde üretilirler.
- Yuvarlak, ortası çukur olan kan hücreleridir..
- Alyuvarlar, bebeğin anne karnındaki gelişimi sırasında 3 ile 5. aylarda dalak ve karaciğerde, 5. aydan sonra ise insan ömrü boyunca kırmızı kemik iliğinde üretilir. Kanımızda sayıca en fazla olan kan hücresidir.
- Akyuvarların görevi mikroplara karşı vücudu savunmaktır. Akyuvarlar mikropların etrafını sarıp onları içine alarak veya özel salgılar üreterek yok ederler.
- Beyaz renkli olan kan hücreleridir.
- Çekirdekli hücrelerdir.
- Akyuvarlar, alyuvarlardan daha iri yapıda olup, sayıları ise daha azdır (1 mm3kanda yaklaşık 7 bin tane bulunur).
- Hastalanma sırasında kandaki akyuvar sayısı artar.
- Akyuvarlar, renksiz kan hücreleridir.
- Kırmızı kemik iliği ve lenf düğümlerinde üretilir.
- Hemoglobin taşımazlar. Çekirdeklidir.
Kan Pulcukları ;
- Yapısında özel proteinler vardır ve kanın pıhtılaşmasında görev yaparlar. Damar kesildiğinde hava ile etkileşerek delinen damarın kapatılmasını sağlarlar.
- Çekirdeksiz ve çok küçüktürler.
- 1 mm3kanda yaklaşık 300 bin tane kan pulcuğu vardır.
- Kan pulcukları kırmızı kemik iliğinde üretilir
- Çok küçük, renksiz ve çekirdeksizdirler.
- Yaralanma, kanama, damar zedelenmesi gibi durumlarda kanın damar dışına çıkmasını önleyerek, kan kaybını engeller.
KAN GRUPLARI
İnsanlarda dört farklı kan grubu bulunur. Bunlar A, B, AB ve 0 kan gruplarıdır. Kan alış verişi aynı kan grupları arasında yapılır. Bunun yanı sıra 0 kan grubundaki kişiler diğer bütün kan gruplarına kan verebilirler. Bu nedenle 0 kan grubuna genel verici adı verilir. AB kan grubu ise diğer bütün kan gruplarından kan alabilir. Bu nedenle AB kan grubuna genel alıcı adı verilir.
Kan alış verişi için kan grupları dışında Rh faktörüne de dikkat edilir. Bu faktör, ilk olarak Rhesus(Resus) maymunların da keşfedilmiştir. Bu nedenle maymunun adının ilk iki harfi ile isimlendirilir. Alyuvarların da Rh faktörü bulunan kan Rh(+) faktörü, bulunmayan ise Rh(–) olarak adlandırılır. Rh faktörleri aynı olan canlılar birbirlerine kan verebilir.
Kan grupları, alyuvarların zarında ve plazmada bulunan proteinlere göre belirlenir. Kan grupları A, B, AB ve 0’ dır..
İnsanlarda dört farklı kan grubu bulunur. Bunlar A, B, AB ve 0 kan gruplarıdır. Kan alış verişi aynı kan grupları arasında yapılır. Bunun yanı sıra 0 kan grubundaki kişiler diğer bütün kan gruplarına kan verebilirler. Bu nedenle 0 kan grubuna genel verici adı verilir. AB kan grubu ise diğer bütün kan gruplarından kan alabilir. Bu nedenle AB kan grubuna genel alıcı adı verilir.
Kan alış verişi için kan grupları dışında Rh faktörüne de dikkat edilir. Bu faktör, ilk olarak Rhesus(Resus) maymunların da keşfedilmiştir. Bu nedenle maymunun adının ilk iki harfi ile isimlendirilir. Alyuvarların da Rh faktörü bulunan kan Rh(+) faktörü, bulunmayan ise Rh(–) olarak adlandırılır. Rh faktörleri aynı olan canlılar birbirlerine kan verebilir.
Kan grupları, alyuvarların zarında ve plazmada bulunan proteinlere göre belirlenir. Kan grupları A, B, AB ve 0’ dır..
LENF DOLAŞIMI
Vücudumuzda kan dolaşımına yardımcı olan organlar lenf dolaşımını oluşturur. Lenf sistemini lenf damarları ve lenf düğümleri meydana getirir. Lenf borularında dolaşan akıcı özellikteki sıvıya lenf denir. Lenf sistemi, kan damarlarından hücreler arasına sızan maddeleri toplayarak, tekrar kan dolaşımına kazandırır.
Lenf düğümleri vücudun mikroplara karşı savaşmasına yardımcı olan yapılardır. Lenf düğümleri kanı süzerek, mikropların etkisiz hale getirilmesinde görev yaparlar. Bademcikler birer lenf düğümüdür. Vücut, mikroplarla savaşırken bademcikler şişebilir. Vücutta bademcik gibi birçok düğüm vardır.
Dolaşım sisteminde kan dolaşımına yardımcı olan lenf dolaşımı da vardır. Lenf dolaşımında lenf, lenf damarları ve lenf düğümleri yer alır. Kan plazmasının bir kısmı ve bazı akyuvarlar kılcal kan damarlarından hücrelerin arasına sızar. Hücreler arasında biriken bu sıvı lenf damarlarına aktarılarak lenf (ak kan) adını alır. Lenf, lenf damarları ile taşınarak kan damarlarına aktarılır. Lenf damarlarının birleştiği yerlerde lenf düğümleri bulunur. Lenf düğümleri ise mikropları süzer ve bazı akyuvarları üreterek vücudumuzu hastalıklara karşı korur.
Dolaşım siteminin sağlığını etkileyen en önemli dış etkenler, hava kirliliği ve sigaradır. Dolaşım sistemini olumsuz etkileyen zararlı alışkanlıklardan biri de alkoldür. Çocuklukta geçirilen enfeksiyonlar ve bademcik iltihapları, zamanında iyi tedavi edilmezse kalp kapakçıklarını olumsuz etkiler ve kapakçıkların bozulmasına neden olur.
Kalp, damarlar ve kanda meydana gelen olumsuzluklar diğer organ ve sistemlerin çalışmasını doğrudan etkiler. Dolaşım sistemi hastalıkları kalp yetmezliği, kalp krizi, tansiyon, kalp romatizması, damar sertliği, varis, damar tıkanıklığı, AIDS, lösemi (kan kanseri), kansızlık, hemofili (kanın pıhtılaşmaması), gibi hastalıklardır.
Damar tıkanıklığının görüntülenmesi için yapılan tıbbı işleme,anjiyoadı verilir. Bazı damarların tıkanması sonucu, kalbin beslenmesi aksar. Böyle durumlarda, vücudun başka kısmında yer alan bir damardan, damar parçası alınır. Bu parça, kalpte tıkalı olan damarın yerine eklenir. Bu cerrahi işlemebaypas ameliyatıdenir.
Vücudumuzda kan dolaşımına yardımcı olan organlar lenf dolaşımını oluşturur. Lenf sistemini lenf damarları ve lenf düğümleri meydana getirir. Lenf borularında dolaşan akıcı özellikteki sıvıya lenf denir. Lenf sistemi, kan damarlarından hücreler arasına sızan maddeleri toplayarak, tekrar kan dolaşımına kazandırır.
Lenf düğümleri vücudun mikroplara karşı savaşmasına yardımcı olan yapılardır. Lenf düğümleri kanı süzerek, mikropların etkisiz hale getirilmesinde görev yaparlar. Bademcikler birer lenf düğümüdür. Vücut, mikroplarla savaşırken bademcikler şişebilir. Vücutta bademcik gibi birçok düğüm vardır.
Dolaşım sisteminde kan dolaşımına yardımcı olan lenf dolaşımı da vardır. Lenf dolaşımında lenf, lenf damarları ve lenf düğümleri yer alır. Kan plazmasının bir kısmı ve bazı akyuvarlar kılcal kan damarlarından hücrelerin arasına sızar. Hücreler arasında biriken bu sıvı lenf damarlarına aktarılarak lenf (ak kan) adını alır. Lenf, lenf damarları ile taşınarak kan damarlarına aktarılır. Lenf damarlarının birleştiği yerlerde lenf düğümleri bulunur. Lenf düğümleri ise mikropları süzer ve bazı akyuvarları üreterek vücudumuzu hastalıklara karşı korur.
Dolaşım siteminin sağlığını etkileyen en önemli dış etkenler, hava kirliliği ve sigaradır. Dolaşım sistemini olumsuz etkileyen zararlı alışkanlıklardan biri de alkoldür. Çocuklukta geçirilen enfeksiyonlar ve bademcik iltihapları, zamanında iyi tedavi edilmezse kalp kapakçıklarını olumsuz etkiler ve kapakçıkların bozulmasına neden olur.
Kalp, damarlar ve kanda meydana gelen olumsuzluklar diğer organ ve sistemlerin çalışmasını doğrudan etkiler. Dolaşım sistemi hastalıkları kalp yetmezliği, kalp krizi, tansiyon, kalp romatizması, damar sertliği, varis, damar tıkanıklığı, AIDS, lösemi (kan kanseri), kansızlık, hemofili (kanın pıhtılaşmaması), gibi hastalıklardır.
Damar tıkanıklığının görüntülenmesi için yapılan tıbbı işleme,anjiyoadı verilir. Bazı damarların tıkanması sonucu, kalbin beslenmesi aksar. Böyle durumlarda, vücudun başka kısmında yer alan bir damardan, damar parçası alınır. Bu parça, kalpte tıkalı olan damarın yerine eklenir. Bu cerrahi işlemebaypas ameliyatıdenir.
Dolaşım sisteminin sağlığını koruyalım
Dolaşım sistemimizin sağlığını korumak oldukça önemlidir. Çünkü dolaşım sisteminin sağlığı diğer organları ve sistemleri doğrudan etkiler. Dolaşım sistemimizin sağlığını korumak için:- Yeterli ve dengeli beslenmeliyiz.
- Düzenli olarak spor yapmalıyız.
- Aşırı yorgunluk ve stresten, sigara ve alkol gibi zararlı maddelerden uzak durmalıyız.
- Hareketsiz ya da uzun süre ayakta durmamalıyız.
- Lösemi (kan kanseri), hemofili (kanın pıhtılaşmaması), kan uyuşmazlığı, kalp yetmezliği ve kalp krizi gibi hastalıklar bazı dolaşım sistemi hastalıklarıdır. Hepatit B ve C, tetanoz, sıtma, kuduz, tifüs ve AIDS ise kan yoluyla bulaşan hastalıklardır. Özellikle kan yoluyla bulaşan hastalıklara yakalanmamak için aşı yaptırmalıyız. Böylece vücudumuzun bu hastalıklara karşı bağışıklık kazanmasını sağlayabiliriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder